24 Haziran 2011 Cuma

Annelik

Uzun zaman önce ne zaman anne olunur diye bir yazı yazmıştım. Artık anne olduğuma göre bilirim herhalde diye tekrar okudum taaa 2009 Ocağında yazdığım bu yazıyı. Nereden aklına düştü bu, zaten anne oldun ya diyeceksiniz belki. Düştü işte.

Bebeklerimi doğdukları anda kısacık bir süreyle görmüştüm ben. Annenin emzirmesi için göğsüme koyulmadılar, doğumhaneye fotoğraf makinesi bile sokamadım, o ilk temastan mahrum kaldım. Alıp küvöze koydular. Sonrasında ilk gün kalkamadığım için göremedim onları. 2. günün akşamında camın arkasından yarım saat süreyle görebildim ancak. Asıl buluşmamız 2 gün sonra emzirme periyotlarında olmuştu. Sırayla vermişlerdir bebeklerimi bana. Önce oğlumu, sonra da kızımı. (Bebeklerimden uzak kaldım ama bu sayede iyi bakıldıkları için sarılık olmadı bebeklerim, hastane uygulamasından genel olarak memnunum yani, bir debebeklerim doğumda kucağıma verilseydi keşke, neyse).

Oğlumu kucağıma ilk verdiklerinde hüngür hüngür ağlamıştım. O zaman mı anne oldum ben acaba? Yoksa bebeklerimle evde doya doya vakit geçirmeye başladığımda mı? Bebeklerimi çok çok seviyorum ama bazı anneler gibi "aman içime sokayım, kurban olayım size" tarzı bir anne değilim. Ne bileyim, belki normal doğum yapıp saatlerce sancı çekseydim, sezaryendeki gibi kolay kavuşmasaydım olur muydum? Dedim ya bilmiyorum. Bebeklerim büyüyüp paylaştığımız şeyler arttıkça onlara olan sevgim de artıyor bu bir gerçek. Anne olduğumun pek çok göstergesi var, mesela en basiti bebeklerimin altını açtığımda "burası ne biçim kokmuş" dendiğinde "ne kokusu" diyebiliyorsam anneyim demektir. Ama hala ne zaman anne olunur bilmiyorum.

Hiç yorum yok: