9 Haziran 2010 Çarşamba

Kısa kısa

Gazetede dün bir haber vardı. Bir mankenimiz doçentliğe adım atmış. Ne olmuş diye baktım, meğerse doktorasını bitirmiş. Bu durumda doktorasını 7 yıl önce bitirmiş ve halihazırda doçentlik sınavına başvurmuş biri olarak ben herhalde ordinaryüs profesörlüğe adım atmışım gazeteye göre. Hocalarım için ekstra bir ünvan bulamadım.

Dün bir arkadaşımın aldığı hediyeyi değiştirmek için C&A'ya uğradım. Bu mağazayı ilk kez kongre için gittiğimiz Graz'da görmüştüm. Sonrasında önce Ankara, sonra da Eskişehir'de açılmıştı. Meğer ne ucuzmuş. Hamile kaldıktan sonra bebek kıyafetlerine bakmamı önermişlerdi. Haklıymış arkadaşlarım, hem ucuz hem güzeller, kumaşları da fena değil. Kendimi onu bunu almamak için zor tuttum. Sizlerin ayrıca önerileriniz varsa duymayı çok isterim.

Beren Saat'in bir ayağı altı parmaklı diye bir söylenti varmış. Neyse ki bir reklamda çıplak ayaklı oynayacakmış da beş parmaklı olduğunu görmüşüz. İçimiz rahatlamıştır herhalde. Ne boş işlerle uğraşıyor millet. Vakitleri mi çok, dertleri mi yok anlamadım ki.

İşler yine çığ gibi büyüdü. Finaller dört nala geldi, kağıt okumaya, not ilan etmeye aynen devam. Laboratuvara girmem lazım, daha bir sürü işim var. Herhalde artık kimyasal maddelerden fazla etkilenmez bebekler, ilk 3 aydaki organ gelişimleri tamamlandı. Yine de lab.ı iyi havalandırmalı çalışırken, nolur nolmaz.

Evde detaylı bir didikleme yapmam lazım. Atılacaklar, sonra bakayım diye kenara köşeye sakladığım dergiler, elden geçmesi gereken bir sürü ıvır zıvır. Aslında dolapları didikleyip bir gün yine giyerim umuduyla aldığım ama yıllardır dolapta öylesine duran giysileri (bazıları vintage olmuştur herhalde), aksesuarları falan ayırmam lazım. Bazıları etiketiyle duruyor hatta, pes kendime. Confessions of a shopaholic filmini seyredince düşünmüştüm bir ara (gerçi benim dolaptakiler öyle Chanel falan değil ama yine de didikleyeyim), İlkay "bizim dolap"ı açınca yine coştum (sağolasın meripoint). Ben de onlar için ayrı bir blog açayım, bakayım rağbet görecekler mi? Ne demişler "one man's trash is another man's fortune" (birinin çöpü diğerinin hazinesidir gibi bir çevirisi var). En kısa zamanda bu projeyi hayata geçirmeliyim ki bebeklerin giysileri, ıvır zıvırları için yer açılsın.

Havalar içimi baydı iyice. Bir kapalı, bir güneşli, bir serin bir vıcık vıcık nemle boğucu. İstanbul'u sular seller götürmüş yine, umarım tanıdık herkes iyidir, dikkat edin kendinize.

Sabahın körü yazımı yazdıktan sonra hazırlanayım, 7.30 otobüsüne yetişeyim. Erken gidince gün daha bir verimli geçiyor, daha çok iş hallediliyor, yapabilirseniz eğer tavsiye ederim.

2 yorum:

deniz dedi ki...

Ferulago bende o habere çok gülmüştüm. Ama bir ayrıntı var bu hanım doktorayı da bitirmemiş yüksek lisansını bitirip doktora giriş sınavından geçmiş yani doktoraya başlayacak. Önünde doçentlik için 12 senesi var. Gazetecilerin entellektüel seviyelerinin çok düşük olduğunu düşünüyorum. Başka konularda da böyle bilgisizce haberler yapılıyor.

ferulago dedi ki...

deniz, bu detaylar yoktu okuduğum gazetede. Bir kez daha pes diyorum o zaman :)