11 Ekim 2008 Cumartesi

Ne olacak benim bu unutkanlığım?

Bir süredir feci halde unutkanım. Kocam bile sen tanıştığımız zamanlarda böyle değildin, ne oldu sana diyor. Bu son hafta iyice kötüledim. Önce sabah kahvaltım için hazırladığım yumurtayı yaktım. Tavada yakmak kolay, fazla çaba gerektiren bir iş değil, ama ben rafadan hazırladığım yumurtayı yaktım. Cezve içinde tıngır mıngır kaynıyorken hem de. Aslında içeriden takır tukur sesler geldiğinde anlamalıydım, ame ben o sesleri kuşlar kafeste yine birseyler düşürdüler diye pek dikkate almadım. Hatta yanlarına gidip kafesteki her şeyi yerleri yerinde görünce de şaşırdım. Nasıl çıkarıyorsunuz o sesleri diye de sordum hayvanlara. Şaşkın şaşkın bakakaldılar. Şeker kesin demiştir, bu kadın kafayı yedi diye. Neden sonra burnuma bir yanık kokusu gelmeye başlayınca yumurta aklıma geldi. Zavallıcık simsiyah olmuş bir cezve içinde, ortadan kırılmış halde oturuyordu. O sesler ondan geliyormuş demek.

Sonra Eskişehir'e gelirken hazırladığım çantama telefonumun şarjını koymayı unuttum. Zaten Eskişehir'den geri dönerken hazırladığım çantama da diğer telefonun şarjını koymayı unutmuştum. AŞTİ'ye geldiğimde ise bilgisayarın şarjını almayı unuttuğumu farkettim. Neyse ki bunların hepsinin yedekleri var ama ya yedeği olmayan bir şeyi unutursam? Az önce, öğlen öğünüm için hazırladığım sebze yemeğini yaktım. Bir 5 dakika daha pişireyim demiştim ama o 5 dakika dünya saatine göre değil anlaşılan ki aradan bayağı zaman geçmiş ben hatırlayana kadar. Büyük bir kısmını kurtarabildim neyse ki. Ama bu böyle gitmez, benim acilen toparlanmam lazım. Haydi şarj falan neyse de, ocakta birşeyler unutmak tehlikeli. Geçen sene bir ara da sabah sütümü içtikten sonra ocağı kapıyorum diye en kısık aleve getirip bırakmışım. Dışarı gittik, annemlere uğradık, akşam geç saatte eve geldiğimizde ocağın hala yanıyor olduğunu farkettik. Fazla bir doğalgaz masrafı olmadı ama ya birşeyler düşseydi üzerine de yangın çıksaydı? Yok bu benimki iş değil, kafamı toparlamam lazım. Bir ara belki de B12 vitamini eksikliği vardır diye bahane bulmuştum kendime. Tahlil yaptırınca gördüm ki oldukça iyi bir seviyede. Bunama desem, daha bunama yaşına gelmedim, Ginkgo biloba kullanayım desem, yaşım müsait değil.
İşimin gücümün yoğun olmasından bu. İşlerimi öncelik sırasına koymalıyım, eskiden kalan ve halen yapmadığım işlerden kaçış yok. Üstelik kaçmama rağmen yine de kafamın bir köşesinde durup düşüncelerimi meşgul ediyorlar. Kafamı bir düzene koymalıyım, hem de bir an önce. Kafada da bilgisayarlarının masaüstü gibi bir yer olsa da dosyaları alıp direkt çöp kutusuna taşıyıp yenilerine yer açsak :)

Hiç yorum yok: