7 Temmuz 2008 Pazartesi

Şu aşk denen şey...

Her derde deva olan, ölümcül hastalıkların bile üstesinden gelen aşk bir tek kendini kurtaramıyor. Bir kez azalmaya başladı mı çaresi olmayan bir yola giriyor, bitiyor gidiyor. Çevremde öyle aşklar gördüm ki asla biteceklerine inanmadım. Form değiştirmesi normal bir süre sonra ama tamamen bitmesi inanılmaz. Aşkı bitiren şey sanki bir virüs, ister bünyede mevcut olsun ister sonradan dışarıdan alınsın tıpkı bağışıklık sisteminde olduğu gibi, ilişki zayıflayınca ortaya çıkıp hızla çoğalıyor, son sevgi liflerini tüketinceye kadar da durmuyor. Antivirallerin pek etkili olduğu söylenemez bu durumda, o büyük aşk yitip gidiyor. Bir arkadaşım "evlilikte çocuk şart" demişti geçen hafta konuştuğumuzda. "Daha doğrusu her türlü ilişkide uğruna emek harcanacak ortak bir gaye, bir amaç lazım". Çok haklı. Bu herhangi bir şey olabilir ama çocuk en güçlüsü. Projeler biter, hobilere vs duyulan heves söner ama annelik ve babalık ömür boyu sürer. Bundan daha güzel bir ortak amaç da olamaz zaten. Her zaman geçerli değil elbette, eğer virüs çok kuvvetliyse, aşk bitmiş, ilişkinin içi koflaşmış sadece dışında ince bir kabuk kalmışsa en ufak bir rüzgarda o da yıkılır gider, neler paylaşılmış ve daha neler paylaşılacak gözünün yaşına bakmaz bile. Hüzünlüyüm bu akşam. Bitme aşamasına tanıklık ettiğim bir aşk için üzülüyorum...

1 yorum:

İLKAY dedi ki...

bencede:(